KIZILIRMAK
Bir kutlu terennümle, malûm seyrinde huzur
Âtinin yolcusu hem çağlayan dilinde sûr
Yağmurlar üzerine, düşerken damla damla
Kurşûnî bir akşamdı, şahittim bir selâmla
Ayaklanır anılar, akışınla sînede
Sanki varış yönümüz, hep aynı bahanede
Oluk oluk fikirle, o hırçın otağına
Toplamış tüm eşyamı, takılmışım ağına
Bilirim nerden aldın, o müreffeh tınını
Âşinâyım sevdâna, unutamam sanını
Sürgünüm olacaksa sana olsun dembedem
Tavrını görüyorum, yanı başında mâdem
San’at kadar sahici, meramıyla tez elden
Bağlıdır Sakarya'ya, Kızılırmak ezelden
Büsbütün şaşâasıyla, haykırıyor pul pul su:
Hakk'tan başka en iyi kim kurabilir pusu
Delişmenle çözülür, çözülmeyen her düğüm
Her bâtıl talan olur ya her küfür kötürüm
Atalete gem vurup, yer yer hep taşan kim
Bir asırlık tarihi, onurla hem aşan kim
Kim nasıl baş kaldırır, vazgeçirir bu hâlden
Hem kim döndürebilir, ereceğin visâlden
Ne mes'ud! Sen değil mi, çağ üstüne çağ aşan
Ufuklara tutunup, ummanlarla kaynaşan
Ne mes'ud! Sen değil mi, yetinmeyen bu yurtla
Sen değil mi göz kırpan cihana hep umutla
Sen değil mi yol alan, hiç sapmadan bu izden
Bu hükümranlığınla ne farkın var denizden
Sakarya'yla kolkola, sürgündeyiz beraber
Hem bu cehdi bir ömür, sırtlamaya da değer
Geçilir tüm geçitler, kaderle nihayetin
Tahtına kurulacak elbet samimiyetin
İşte böyle akar hep, Nil'in, Tuna'nın eşi
Kızılırmak ardından, gösterecek güneşi
İster yaşanır senle, ister ölünür kâbul
Sen akmaya devam et, yeter ki uğul uğul
Habire hep tersine tersine esse de yel
Direnemez ne mümkün, sefil kalır her engel
Ne ben sensiz yaparım,ne sarp yollar tuzaksız
Çekilmez bu dünyanın kahrı Kızılırmak-sız
Aralık/2018
Furkan Selçuk Soylu
AH GAZZE!
Ah hüznün şehri Gazze, yüreğinde sancılar
Tâ Sâadet Asrı'ndan kalma miras acılar
İşrak vakti aydınlık, karanlığı boğarken
Gazze'de çocuk olmak ah ölmektir doğarken
Canhıraş derinleşen heybende ki serzeniş
Ah sapan taşlarıyla görülmemiş direniş
Titrek gözlerinde ah bombaların korkusu
Gazze'de cevap bulur yaşamanın sorgusu
Eyvah kana boyanmış öksüz çocuklarıyla
Vakitsiz öter kuşlar anne çığlıklarıyla
Yağmur yağmur gözyaşı duâlara eklenen
Merhamettir aranan, tâ göklerden beklenen
Ah mazlumlar biliniz, Allah'ın vaadi var
''Dünya zindan olsa da ahirette cennet yâr''
Ümmetin göz bebeği, ümmetin kalbi, ruhu
Gazze beklemektedir ah gemisiyle Nuh'u
Temmuz/2014
Furkan Selçuk Soylu
SEVGİLİYE SESLENİŞ
Perperişan habire, karman çorman dünyamız
Yoksun, eksik ve fakir hem bayağı rüyamız
Güya bir iddiayla söyleniriz “ümmetiz”
Bir varmış bir yokmuş hem sanki bir hayâletiz
Ne mekâna ad verdik, ne zamanla uyuştuk
Düzlükler uzak kaldı, sarp yollarda yokuştuk
Bir kuyuya düştük ki, ne mümkün kolay çıkmak
Sersefil hem bedbahtız, her taraf çıkmaz sokak
Bir araya toplansa, serilse sere serpe
Yığın yığın günahlar, yeter de artar derde
Umudumuz bir sensin, korunağımız bir sen
Tepeteklak bu devir, sarpa sardı bu düzen
Mümtâz ipten koptuk biz, dağıldık tesbih gibi
Karalara boyandı, göğümüzün mavisi
Atalet boynumuza, urgan oldu asılı
Mevsimleri yıllara küstürdük ah hâsılı
Zemheri bir ân gelir, lime lime ederler
''Hani ya ne getirdin, bohçanda ne var'' derler
Bize de bakar mısın, nurdan yüzünle bir kez
Ah öyle mahcubuz ki hem değiliz mücehhez
Ne olur bir tebessüm et, tüm iksir ve hem sırla
Bu vehamete ya bir form at ya da sıfırla
Geçmişten geleceğe, değişmez saltanatın
Hem tahtında sen varsın, çift konumlu hayatın
Ne yaparız yapayalnız, sen de olmasan kimiz
Şefâat Efendimiz, Şefâat Efendimiz...
Aralık/2018, (Na't)
Furkan Selçuk Soylu
MEĞER İSTANBUL SENMİŞSİN !...
Pürtelaş meramıyla, kelimeler tutuşsun
Eyüp Sultan’da kuşlar, -hû hû- diye uçuşsun
Ufkunda helecanlar, rüzgâr ile buluşsun
O efsûnlu hayatın, yarınlarda seferde
O mânalı duruşun, sere serpe her yerde
Bir fısıltı dolaşır; karında, yağmurunda
Peygamber müjdesiyle, Fatih var damarında
Özlem vuslat hayâli, kursada sularında
Sana bağrında yatan, ''Necip Fâzıl''ın yeter
Surlarında beyaza meftûn kızılın yeter
Beyoğlu Ağa Camii, hep aynı adresinde
Abdülhakîm Arvâsî, duyulur her sesinde
Anadolu can bulur, asırlık nefesinde
Tasalanma olsa da, derinden yaraların
Cihana meydan okur, mümtâz hâtıraların
Çağlara ışık tutan, sönmeyen meşâlenle
Sırr-ı aşkın peşinde, nazarlık mes'elenle
En nihayet verdiğin, ebed mücadelenle
İstikbâle göz kırpan, hep o umut gibisin
Medeniyet tahtının, belli ki sahibisin
İstanbul ''îman şehri,'' bilir diyecekleri
Ayasofya söyler bir gün bütün gerçekleri
Yıldız Parkı'nda eşsiz, sarmaşık çiçekleri
Çamlıca’da sevdalar, kalpten mahzun ve kırık
Sessiz hatırlayışta, aynalarda hıçkırık
Sürgündedir kumrular, aşk canlanır adında
Şehirler pare pare, avunmakta şâdında
Kâinat çalkalanır, varlığının yâdında
Seninle her güzergâh, mukaddes bir yarıştır
Ey İstanbul! Yolların cennete kaç karıştır
Raks ederken martılar, müreffeh ışıltınla
Bir baharı andıran, sürekli parıltınla
Lebaleb âşinalık, mâzinden alıntınla
Gündüzün de gecende, akşamüstleri, tânda
Çayın başka tatlıdır, vakitsiz Emirgan'da
Silkelenir kopuşlar, muhabbetin sezilir
Mahmurca bir edayla, Boğaz'ında gezilir
Sen olmasan İstanbul, bu diyardan bezilir
Yıldız kayar şavkınla, müebbed alır düşler
Eşkâlinde tanımsız bir şehrayin gülüşler
Mart/2015
Furkan Selçuk Soylu
VUSLAT-I AYASOFYA
Fecr vaktine devşirsin yerini artık gece
Bahsetmek beyhude bir çaba sultan milletten
Allah'ım kurtar bizi sen azınlık zilletten
Ayasofya’da namaz, hakikatin tarafı
Ehl-i Sâlib'e karşı, kulluğun itirafı
Küfrün o fütursuzca sesi elbet sönecek
Kuşlar Allah diyerek, etrafında dönecek
Bekliyoruz o günü hasretle ve niyazla
Hak’ın Ayasofya'ya verdiği imtiyazla
Fatih'in bıraktığı çağlar üstü o mühür
Alır bizi peygamber müjdesine götürür
İttihad-ı İslâmın, sen mümtâz şahlanışı
Mukaddes kıvılcımın, ümmetçe anlayışı
Melanetin izleri, yüzünde o gürûhun
Tersine çevirecek zamanı yüce ruhun
Ne betondan yapı ne mukavvadan cisimsin
Ne de öyle alelusul, konulmuş bir isimsin
Sen, ecdad yadigarı,Sultan Fatih'in yolusun
Hilâlinle bir ülkü, tam bir Anadolusun
Daha kaç ay geçecek, daha zemheri kaç yıl
Bütün ihtişamınla, yan yine ışıl ışıl
İstanbul'un fethinden biliriz ikbâlini
Bir müreffeh zamana, kondurduk hayâlini
Eşkâlin mânasıyla, bütünüyle kıyamdır
Dönüşün haça mâtem, hilâle hep bayramdır
Aksa senle umutlu, İstanbul senle aziz
N'olur Ayasofya, aç kapını, hazırız biz
Nisan/2014
Furkan Selçuk Soylu
HEP O
O biricik şey
Gündüz ve gece
Değil peyderpey
Allah hep yüce!
O biricik şey
Mekan ve zaman
Değil peyderpey
Allah hep ayan!
O biricik şey
Rahmetle dolu
Değil peyderpey
Allah hep ulu!
O biricik şey
Tevhid sancaklı
Değil peyderpey
Allah hep haklı!
O biricik şey
Ebed ve ezel
Değil peyderpey
Allah hep güzel!
Mayıs/2021
Furkan Selçuk Soylu