Harmanlar Mahallesi Harmanlar Caddesi/Aşut Sokak’ta rufai şeyhlerinden Fevzi Baba’nın 1922 senesinde 127 yaşında Sivas’da Hakk’a göçmüş olan Es Seyyid El Abdullah Haşimi'nin müridi olduğu anlatılır. Şimdiki kabrinin olduğu yerde iki katlı tekkesi de vardı. Dervişleri arasında Mahsen Mahallesi’nden Ali Şeyh, Tatar Hacı Cemil Hoca, ayakkabıcı Abbas Usta ve kardeşi Rasim, ayakkabıcı Aziz Usta gösterilir. Bu dervişler, cehri zikir çekerler, zikir esnasında vücutlarına şiş de saplarlardı. Halk arasında bir çok menkıbesi anlatılır.
Bunlardan birkaç tanesi şöyledir:
Fevzi Baba elinde şişleriyle eski Devlet Hastanesinin yerinde bulunan Namazgah'ta gezinirken birkaç ermeni genci kendine takılırlar. İçlerinden biri Fevzi Baba'yı epeyce kızdırmış olacak ki, Fevzi Baba elindeki şişle, o genci kulağından ağaca şişler. Halk paniğe kapılarak, “Hay Babam nettin! Çocuğun kulağını mahvettin” derlerse de o, bu sözlere aldırmayarak genci bir müddet orada asılı bırakır. Sonra bu dersin yettiğini düşünerek genci aşağı indirir ve şiş sapladığı yere tükürüğünü sürdüğü anda, yaranın izi kaybolur. Genç çocuk evde ailesine bu olayı anlattığında ona, “Oğlum bu daciklerin (Türklerin) ermişleri tekin insan değildirler. Bir daha sakın onlarla alay etme,” derler.
Yine bir gün, eskiden Dönertaş Camii’nin karşısındaki Kuyumcular Sokağı’nın köşesinde bulunan Kör Sülüğ'ün (Süleyman) fırını kızdırılmış iken, postunu kızgın fırının içerisine atarak ateşin içine girer. Fırın o kadar kızgındır ki, kimse yanına yaklaşamamaktadır. “Babam haydi çık. Bak ekmeklerin mayası geçiyor”, dediklerinde ise, “Bana şu kadar okka et, şu kadar okka pirinç vermezseniz çıkmam”, diye onlara takılır.
1901 doğumlu Mayalı Usta (Abdulmuttalip Taşköprü) küçük bir çocukken Fevzi Baba vefat eder. Daha önceden kendisinin evliyadan olduğuna inanılmadığı sebebiyle olsa gerek, etrafındakilere, “Benim kabrimi bir sene sonra açacaksınız. Eğer sakalımdan bir tane kıl koparabilirseniz, beni istediğiniz yere gömün. Koparamazsanız üzerime türbe isterim”, diye vasiyet eder. Bir sene sonra münadiler, “Fevzi Baba’nın kabri açılacak”, diye ilan ederler. Herkes toplanır. Mayalı Usta da küçük bir çocuk olarak milletin ayaklarının arasından olaya şahit olmaktadır. İmam kabri açınca ne görsün! Mübareğin tek bir azası çürümemiştir. Tıpkı yeni vefat etmiş gibi durmaktadır. İmam, Fevzi babanın sakalını tutup çeker. Sakalıyla birlikte çenesi de oynar ama bir telini bile koparamaz.
Tek parti döneminde Merzifon’da kaymakamlık yapan İbrahim Altıok, "Bu gibi hurafelerin yıkılması lazım", diyerek o zamanlar iki katlı olan türbenin üst katını belediyeden Halit Çavuş'a yıktırır. Akşam paydostan sonra oraya gelen Fevzi Baba’nın dervişlerinden Ali Şeyh sandukaya bastonuyla vurarak, "Bizden sana bir hayır yok, kendi başını kendin kurtar. Yoksa yarın seni buradan kovacaklar”, der. O gece ne olduysa olur. Gece yarısı kaymakam gece kıyafetleriyle Halit Çavuş'u bularak, "Aman Çavuş, ne olursa senden olur. Beni o adamdan kurtar”, diye yalvararak yıkımı o saat durdurur.
KAYNAKÇA: Abdülhalim Durma –Evliyalar Şehri Amasya -2003