Edeb kelimesinin çoğulu olan âdâb ile “barış içinde yaşama, birbiriyle uzlaşma” anlamındaki muâşereden (muâşeret) gelen âdâb-ı muâşeret kavramı; bireylerin ve toplumun birbirine karşı olan sevgi ve dostluk duygularını, ahlâkî davranışları, nezaket ve görgü kurallarını ifade eder.
Kâinatı mükemmel bir düzen ve intizam üzere yaratan Allah Teâlâ,
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ
“ Biz insanı en güzel şekilde yarattık.” (Tin, 95/4) ifadesiyle düzenin bir parçası olan insanın yaratılışındaki mükemmelliğe dikkat çekmiştir. Bu mükemmellik insanın maddi yapısı ile ilgili olduğu kadar manevî yapısındaki sosyal ve ahlâkî davranışları da kapsamaktadır. Kur'an-ı Kerim'in Hz. Peygamber vasıtasıyla bize öğrettiği, ( Kalem, 4 ) bu ahlâkî davranışlar zamana ve mekana göre değişmeyen bilakis her dönemde varlığını muhafaza eden evrensel hayat düsturlarıdır.
Âdâb-ı muâşeret, ahlâkî davranışlar, görgü kuralları, nezâket kuralları, beşeri münasebetler şeklinde farklı terkiplerle ama yaklaşık olarak aynı anlamı ifâde eden bu kurallar çok olmakla beraber örnek olarak verebileceğimiz bazıları şunlardır;
Geçim ehli olmak
Beşeri münasebetlerin özü olup İslam'ın barış ve güven anlayışı esasına dayalı olup hayatın her safhasında diğer insanlara yansıtılması gereken bir kuraldır
الْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ....
Müslüman diğer müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kişidir.... ( Buhârî, Îman 4; Müslim, Îman 64-65 )
Küskünlüğe, dargınlığa ve düşmanlığa son vermek.
... وَكُونُوا عِبَادَ اللَّهِ إِخْوَانًا، وَلَا يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أَنْ يَهْجُرَ أَخَاهُ فَوْقَ ثَلَاثَةِ أَيَّامٍ
Ey Allah'ın kulları kardeş olun. Bir müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helâl olmaz.... ( Buhârî, Edeb 57 )
Dargın iki müslümanın barıştırmak
اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ۟
Müminler ancak kardeştirler, öyleyse iki kardeşinizin arasını düzeltin, Allah’a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız. ( Hucurat, 10 )
Kötülüğe karşı iyilikle muamelede bulunmak
وَلَا تَسْتَوِى الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُۜ اِدْفَعْ بِالَّتٖى هِىَ اَحْسَنُ فَاِذَا الَّذٖى بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَاَنَّهُ وَلِىٌّ حَمٖيمٌ
İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş! ( Fussılet, 34 )
İnsanlara karşı kötü zan ve töhmette bulunmamak, nefret uyandırmamak, dedikodu yapmamak.
يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اجْتَنِبُوا كَثيرًا مِنَ الظَّنِّ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًا اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ اَخيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللّهَ اِنَّ اللّهَ تَوَّابٌ رَحيمٌ .
Ey imân edenler! Çokça zannetmekten kaçınınız. Şüphe yok ki, zannın bâzısı günahtır ve araştırmakta bulunmayınız ve bazınız bazınızı gıybet etmeyiniz. Sizden biriniz ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? (Bilakis) Onu kerih görmüş olursunuz. Artık Allah'tan korkunuz, şüphe yok ki, Allah Teâlâ tövbeleri kabul edicidir, çok esirgeyicidir. (Hucurat, 12)
Kusur araştırmamak, kusurları örtmeye çalışmak.
...ومَن سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَومَ القِيامَةِ.
Kim bir müslümanın bir ayıbını örterse Allah da onun kıyamette bir ayıbını örter. ( Buhârî, Mezalim, 3 )
Büyüklere hürmet ve saygı; küçüklere, düşkünlere şefkat ve merhamet
لَيْسَ مِنَّا مَنْ لَمْ يَرْحَمْ صَغِيرَنَا، وَيُوَقِّرْ كَبِيرَنَا،
Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimizin hakkını tanımayan bizden değildir. (sünnetimi terk etmiştir) ( Ebû Dâvud, Edeb, 66 )
لَا يَرْحَمُ اللَّهُ مَنْ لَا يَرْحَمُ النَّاسَ
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.”( Buhârî, Tevhid 2 )
Selâmlaşmak
Karşılaşma veya ayrılma durumlarında insanların birbirlerine güzel söz ve temennilerde bulunmalarıdır.
فَاِذَا حُيِّيْتُمْ بِتَحِيَّةٍ فَحَيُّوا بِاَحْسَنَ مِنْهَا اَوْ رُدُّوها...
Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle mukabele edin veya aynıyla selam verin... (Nisa 4/ 86)
Tokalaşmak, hal hatır sormak
İlk karşılaşmada selâmdan sonra kucaklaşmak ve hasbihâl etmek âdâbdandır.
مَا مِنْ مُسْلِمَيْنِ يَلْتَقِيَانِ فَيَتَصَافَحَانِ َّ اﻻغُفِرَ لَهمَا قَبْلَ أنْ يََفتَرَّقاَّ
İki müslüman karşılaşıp musâfahada bulununca, ayrılmalarından önce (küçük günahları) mutlaka affedilir. ( Tirmizî, İsti'zân 31 )
Temiz giyinmek
Temizlik İslam'ın üzerinde önemle durduğu hususlardan biri olup, "Oku" emrinden sonra gelen emir elbiselerin temizlenmesidir.
وَثِيَابَكَ فَطَهِّر
Elbiselerini temiz tut. ( Müddessir, 4 )
Sıla-i rahime riayet etmek
Zaman zaman müslümanlar büyüklerini ve yakınlarını ziyaret ederek onların gönüllerini hoş etmeye çalışmalıdır.
صِلْ مَنْ قَطَعَكَ، وَأَعْطِ مَنْ حَرَمَكَ، وَأَعْرِضْ عَمَّنْ ظَلَمَكَ
Senin ile ilişkiyi kesen kimse ile ilişkini sürdür, seni mahrum edene ver, sana zulmedeni bağışla. ( Ahmed b. Hanbel IV, 158.)
Evlere girerken kurallara uymak.
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتًا غَيْرَ بُيُوتِكُمْ حَتَّى تَسْتَأْنِسُوا وَتُسَلِّمُوا عَلَى أَهْلِهَا ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Ey inananlar! Evlerinizden başka evlere, izin almadan, seslenip sahiplerine selam vermeden girmeyiniz. Eğer düşünürseniz bu sizin için daha iyidir.( Nur, 27 )
فَإِنْ لَمْ تَجِدُوا فِيهَا أَحَدًا فَلَا تَدْخُلُوهَا حَتَّى يُؤْذَنَ لَكُمْ وَإِنْ قِيلَ لَكُمْ ارْجِعُوا فَارْجِعُوا هُوَ أَزْكَى لَكُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ
Eğer evde kimseyi bulamazsanız, yine de size izin verilmedikçe içeriye girmeyiniz. Size "Dönün" denirse dönün. Bu, sizi daha çok temize çıkarır. Allah yaptıklarınızı bilir. ( Nur, 28 )
Doğru sözlü olmak.
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَقُولُوا قَوْلًا سَدِيدا يُصْلِحْ لَكُمْ أَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعْ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظِيمًا
Ey inananlar! Allah'tan sakının, dürüst söz söyleyin de Allah işlerinizi kendinize yararlı kılsın ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Peygamber'ine itaat ederse, şüphesiz büyük bir kurtuluşa ermiş olur. ( Ahzab, 70-71)
İsraf etmemek
وَكُلُوا وَاشْرَبُوا وَلَا تُسْرِفُوا إِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ
…Yiyin için fakat israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez. ( A'raf, 31)
İtidalli olmak
وَالَّذِينَ إِذَا أَنفَقُوا لَمْ يُسْرِفُو وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذَلِكَ قَوَامًا
...Onlar, sarf ettikleri zaman ne israf ederler ne de cimrilik, ikisi arasında orta bir yol tutarlar. ( Furkan, 67 )
Mütevâzı olmak
وَلَا تَمْشِ فِى الْاَرْضِ مَرَحًا اِنَّكَ لَنْ تَخْرِقَ الْاَرْضَ وَلَنْ تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولًا
Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, çünkü sen ne yeri delebilir ve ne de boyca dağlara ulaşabilirsin. ( İsra, 37 )
Ahde vefa göstermek
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اَوْفُوا بِالْعُقُودِۜ....
Ey iman edenler! Sözleşmeleri yerine getirin.... ( Mâide, 1 )
.....وَاَوْفُوا بِالْعَهْدِۚ اِنَّ الْعَهْدَ كَانَ مَسْؤُ۫لًا
Ahde vefa gösterin; çünkü ahid sorumluluk doğurur.... ( İsrâ, 34 )
Bunlar vb. nezâket kuralları her dâim kaliteli bir müslümanın şîârı olmalıdır.