Merzifon Beygiri Nasıl Eşek oldu ?

Belgelerin Dilinden:

Merzifon Beygiri Nasıl Eşek oldu ?

Anons:

Bazı deyimler vardır ki duyduğumuzda hepimizi güldürür. Bazen de kızdırır. Halbuki her deyimin tıpkı bir insan gibi hayatı vardır. Doğar, büyür ve unutulur. İste belgelerin dilinden “Merzifon eşeğinin” hikayesi.

Osmanlı asırlarında, bir başkent olarak İstanbul, üç kıta ile iletişimini düzenli bir şekilde sürdürür. Merkezin taşra ile iletişimi menzil denilen konaklar aracılığı ile sağlanır. Ulaşım yolları üzerinde orduların, ticaret kervanlarının ve resmî evrakı taşıyan memurların at değiştirdikleri, dinlendikleri ve geceyi geçirmek için durakladıkları yerlere “menzil”, posta görevini yerine getiren kuruma da “menzil teşkilatı” denilir.

İstanbul’dan yola çıkan ve üç kıtanın farklı noktalarından buraya gelen tüm yollar genel olarak sağ, sol ve orta adıyla bilinen üç ana güzergah ve yan yollardan oluşur. Anadolu topraklarını baştan başa bir ağ gibi saran bu yolların üç ana kolundan sağ ve orta kol Üsküdar’dan başlar. Sağ kol olarak bilinen yol, Gebze, Eskişehir, Konya ve Halep üzerinden Mekke ve Medine’ye; Orta kol olarak bilinen ikinci yol, Gebze, Bolu, Merzifon, Sivas, Malatya, Diyarbakır ve Musul üzerinden Kerkük’e kadar uzanır. Üçüncü güzergah olan Sol kola gelince, İstanbul’dan Merzifon’a kadar orta kol ile aynı yolu takip etmekte ve buradan itibaren yeni bir güzergâha dönüşerek, Niksar, Kelkit ve Erzurum’a kadar devam eder. Erzurum’da ikiye ayrılıp, birisi Kars’a diğeri ise Tebriz’e kadar ulaşır.

Kısacası Merzifon iki ana kolun da birleşip ayrıldığı, paha biçilmez değere sahip bir menzil noktasıdır. Günümüzde bile İstanbul’dan başlayıp Doğu Karadeniz, Erzurum, hatta İran’a kadar giden kara vasıtaları Merzifon’a kadar ortak şehirlerarası karayolunu kullanmakta ve burada ikiye ayrılmaktadır. Yine Ankara’dan Doğu Karadeniz istikametine giden araçların yolu da Merzifon’da İstanbul’dan gelen yolla birleşerek, adeta geçmiş güzergâhı hala yaşatmaktadır.

Böylesine önemli iki ana kol üzerinde bulunan Merzifon menzilinin tarih içindeki en önemli görevi buradan geçen ulaklar için değiştirebilecekleri yeterli sayıda beygir bulundurmaktır. İstanbul bu menzilin öneminin farkındadır ve her türlü desteği sağlar. Osmanlı arşivindeki belgelere göre, nerede ise buradan yük ve binek atı değiştirmeden yola devam eden ulak veya görevli bulunmamaktadır.

BELGE GİRİLMELİ

Beygir konusunda yetersiz kalındığında, Vezirköprü’den ve çevredeki diğer kasabalardan beygir satın alınması kaçınılmaz olur. İster istemez beygir temini konusu da daima gündemde kalır. Menzilhâne sorumluları bir taraftan ulaklara at yetiştirmek için uğraşırken, diğer taraftan da sürekli İstanbul’a sıkıntılarını iletirler. “Merzifon beygiri” o kadar meşhur olur ki, ulaklar, yolcular ve devlet görevlilerinin dilinden hiç düşmez. Merzifon beygirinin şöhreti her tarafta yayılır ama bu şöhret biraz pahalıya mal olur. Zira, zamanla “Merzifon Beygiri” ifadesi unutulur ve onun yerine espiri olsun diye “Merzifon eşeği” denilmeye başlanır.

Alıntı

Fotoğraflar