KİTAPLARA ÎMAN

Semavî olarak isimlendirilen bazı dinlerin (Yahudilik, Hristiyanlık) mensuplarına Tevrat, Zebur, İncil gönderilmiştir. Kur’ân’ın vahyinde aracı Cebrail (a.s) olduğu gibi, bu dinlerin öğretilerini aktarmada da Cebrail aracılık etmiştir.

Kur’ân-ı Kerim; Tevrat, Zebur ve İncil’in hükümlerini nesh etmiş, bu hükümleri kendisinde toplamıştır. Nesh olmaları sebebiyle çağımızda yaşayan ve kıyamete kadar gelecek bütün insanların Kur’ân-ı Kerime tâbi olmaları gerekir. Zira Kur’ân-ı Kerim dışındaki, ilahî temelli olarak gönderilmiş olan bütün kitaplar sonradan insanlar tarafından tahrif edilip değiştirilmiştir. Dolayısıyla Tevrat, Zebur ve İncil’in geçerliliği yoktur. Kıyamete kadar geçerliliğini koruyan yegâne kitap Kur’ân-ı Kerim olmuştur. Nitekim bütün insanlığa rehber olarak gönderilen Kur’ân, geçersiz olmaktan ve tahrifattan korunmuştur.

“Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz.” (Hicr, 15/9). Bu ilahî ifade, onun indirildiği hâliyle korunmuş olduğunun müminler için en büyük teminatıdır. Bununla birlikle “Bu uyarıcı kitap kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler (cezalarını görecekler). O, gerçekten çok değerli bir kitaptır. Asılsız bir şey ona ne önünden ne arkasından yaklaşabilir. O, hikmet sahibi, övgüye lâyık olan Allah katından indirilmiştir.” (Fussilet 41/41,42) şeklindeki ilahî hitaplardan anlaşılacağı üzere Kur’ân-ı Kerim hakkında hiç kimse herhangi bir eksiklik veya fazlalık meydana getiremeyecektir. Zira O, Allah Teâlâ tarafından Hz. Peygamber’in en büyük aklî mucizesi olmuş ve muhafaza edilmiştir.

Hâsılı kitaplara iman bahsinde bir müminin akîdesi; “Kur’ân dışındaki diğer ilahî olarak isimlendirilen kitaplar geçerliliğini yitirmiştir. Allah nezninde tek geçerli din İslam olduğu gibi, Allah katında tek geçerli kitap da Kur’ân-ı Kerim olacaktır.” anlayışıdır.