- Hızla ilerleyen Süleymaniye Külliyesi'nin inşaatı bitmek üzeredir. Külliyenin içinde dört minareli cami, en görkemli yapı olarak herkesin ilgisini çekmektedir. Ne var ki minarelerin biri, orada oynayan bir çocuğa göre eğri duruyormuş. Çocuk çalışan ustalara yaklaşarak, minarelerden birinin eğri durduğunu söylemiş. Bunun üzerine ustalar minarenin düzgün olduğunu dillerinin döndüğü kadar anlatmaya çalışmışlarsa da, çocuğu bir türlü inandıramamışlardır. Çocuk da minarenin eğri olduğu üzerinde ısrar edince, ustalar çocuğu döverek azarlamıştır. Dövülen çocuk hüngür hüngür ağlamaya başlamış. Bu sırada Mimarbaşı Sinan, inşaat yerine ulaşmış ve ağlayan çocuğa ne olduğunu sormuş. Çocuk:
- Şu minarenin eğri olduğunu söyleyince, beni bu amcalar dövdü, demiş. Sinan da, ustalara göz kırparak, hışımla:
- Çocuk haklıdır. Hemen minareyi düzelteceğiz, diyerek kararını vermiş. Bunun üzerine bir işçi, yanında uzun ve kalın iplerle birlikte minareye çıkarılmış. İpin bir ucunu minarenin gövdesine sıkıca bağlayan işçi, diğer ucunu aşağıya sarkıtmış. Bir kaç işçi de ipin aşağıya sarkan ucunu kavradıktan sonra, Sinan çocuğa sormuş:
- Minare hangi yöne doğru eğrilmiştir? Çocuk:
- Şu yöne, deyince Sinan ipi ters yöne doğru çekmelerini emretmiş. Ustalar ipe biraz asıldıktan sonra, Sinan tekrar çocuğa sormuş:
- Nasıl, düzeldi mi? Çocuk:
- Biraz daha çekilmeli, cevabını vermiş. Bu sefer Sinan:
- Haydi aslanlarım, biraz daha gayret, demiş. Ustalar tekrar yalancıktan ipe asılmışlar. Sinan tekrar çocuğa dönerek sormuş:
- Şimdi nasıl, tam düzeldi mi? Çocuk:
- Evet amca, işte şimdi düzeldi, demiş. Sinan da:
- Artık ipi bırakabilirsiniz. Minare tam düzelmiş oldu, dedikten sonra, çocuk için şeker aldırtmış ve onu severek teşekkür etmiş. Çocuk isteği yerine geldi diye, güle oynaya arkadaşlarının yanına koşmuştur. Ancak bütün usta ve işçiler hayretler içinde Mimar Sinan'a bakmaktadırlar. Sinan da bunun farkındadır. Onların merakını gidermek için Sinan, usta ve işçilere şöyle hitap etmiş:
- Hepinizin hayret ve merak içinde olduğunuzu biliyorum. Küçük çocuğu ikna edebilmek için çok basit yollar varken, onu döverek inandırmaya zorlamak, siz koca adamlara yakışır mı? Unutmayınız ki karşınızdaki bir çocuktur. Onu ikna edemezsiniz, halkı da ikna edemezsiniz. Şimdi bu çocuk, mahalle mahalle dolaşarak, burada yapılan minarenin eğri olduğunu avaz avaz bağırıp halka duyurursa, yaptığımız bu caminin adı Eğri Minareli Cami olarak kalır. Fakat siz çocuğu anlayacağı bir üslupla inandırırsanız, hem o, hem biz rahat ederiz. Şimdi anladınız mı neden böyle davrandığımı? Bunun üzerine usta ve işçiler, Mimarbaşı Sinan'a hak vererek, yaptıkları hatayı kabul etmişler.