Üçbaş Camii, 1532’de Fatih’te inşa edilmiş. Mimar Sinan’ın tarihi tespit edilebilen ilk eseri olma özelliğini taşıyor. Fevzi Paşa Caddesi’nin arka taraflarında, Arif Efendi Sokak’ın hemen başındaki bu cami, ismini Adapazarı’nın Üçbaş köyünde doğan berber Nurettin Hamza’dan alıyor. Nurettin Hamza, 1530’lu yıllarda Fatih’e gelir ve bir berber dükkânı açar. Ancak işinin o kadar ehlidir ki civarda ‘sosyete berberi’ diye anılır ve çok fazla ücret ister. Bu nedenle ‘parayı çok seven berber’ diye söz edilir kendisinden.
Üçbaş Camii’ni yaptırdığında herkes çok şaşırır. “Sen parayı çok severdin, nasıl oldu da cami yaptırdın?” diye sorarlar. O da şu cevabı verir: “Parayı çok severim doğru, ama işin ucunda ölüm var. Öldükten sonra da parayı yanımda götürmek için cami yaptırdım.”
Cami avlusunda, kagir bir yapıya sahip olan Üçbaş Medresesi bakımsız ve atıl bir durumda iken bugün yenilenmiş olarak Balkan Vakfı çatısı altında Fatih Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’ne bağlı okul öncesi eğitim merkezi olarak faaliyet göstermektedir.
Ayrıca avlu içinde küçük bir mezarlık vardır. Yakınında Kara Halil Medresesi ve Edirme Saray Ağası'nın MS 1682 yılında yaptırdığı caminin bulunduğu caddeye ismi verilen tarihi ''Saray Ağası Çeşmesi'' yer almaktadır.
Avlu kapısından girildiğinde, sağ tarafta hazire, sol tarafta çatısı kiremitli ve atıl durumda olan Üçbaş Medresesi bulunmaktadır. Camiye girerken, etrafı camekanla kapatılmış küçük bir bölüme geçilir. Son cemaat yeri harimle birleştirilmiştir. Harimin doğu ve batı duvarlarında altta ve üstte simetrik ikişer pencere bulunmaktadır. Mihrap duvarında ise, iki yanda altlı üstlü ikişer pencere vardır. İç alan 95 metrekare olup mihrap mermerden inşa edilmiştir. Minber ve vaaz kürsüsü ahşaptır. Daha önce ahşap olan tavan zaman içinde beton haline getirilmiştir. Minare kaidesi ve kitabesi döneminden kalmadır.