İslam, tarihin en köklü değişikliklerini gerçekleştirmiş ve toplumun her kesiminde kabul görmüştür. Peygamber efendimiz döneminde İslam toplumunun oluşmasında ona destek olan gençlerin rolü çok büyüktür. Tebliğe başladığı ilk andan itibaren kadın-erkek, genç-ihtiyar, zengin-fakir, hür-köle ayırımı yapmaksızın tüm insanları İslam’a davet etmiş ve Hz. Peygamber’in etrafında gençlerin çoğunlukta olduğu görülmüştür. Mekke’nin nüfuzlu ve refah içinde yaşayan ailelerine mensup olan yaşlılar, köleler, fakirler, kimsesiz ve zayıf kimselerin duydukları sempati ve ilgiden daha fazlasını İslam’a idealist gençler göstermişlerdir.
Mesela İslam’ı kabul eden gençlerin yaşları: Hz. Ali 10, Zeyd b. Hârise 15, Abdullah b. Mes’ud ve Zübeyr b. Avvam 16, Talha b. Ubeydullah, Abdurrahman b. Avf, Erkam b. Ebi’l-Erkam ve Sa’d b. Ebî Vakkas 17, Mus’ab b. Umeyr 18-20, Abdullah b. Ömer 13, Câfer b. Ebî Tâlib 22, Osman b. Huveyris, Osman b. Affan, Ebû Ubeyde ve Hz. Ömer 25-31 arasıdır. Bunların dışında da genç yaşta İslam’ı kabul eden pek çok kişi mevcuttur. Bunlar arasından devlet başkanları ve ülkeler fetheden komutanlar çıkmıştır.
Hz. Ali, kazandığı kahramanlıklarını 20 ilâ 30 yaşları arasında gerçekleştirmiştir. Gençliğinde yaptığı bu faaliyetler herkes tarafından bilinmektedir. 25 yaşlarında iken Habeşistan’a hicret eden Câfer b. Ebî Tâlib’in, İslam’ı savunmak üzere Habeşistan hükümdarının, hıristiyan din adamlarının ve saray erkanının huzurunda yaptığı konuşma, edebî yönden ve muhtevâ açısından tarih kitaplarımızı süslemekte, gençlerin Mekke döneminde İslam’ın Arap yarımadasının dışında da tanınmasında önemli faaliyetler yaptıklarını gözler önüne sermektedir.
Dârü’l-Erkam yıllarında iken müslüman olan Mus’ab b. Umeyr, I. Akabe bîatından sonra Hz. Peygamber tarafından Medine’ye öğretmen olarak gönderildiğinde 25 yaşlarında bir gençti. Medine’de Mus’ab b. Umeyr’in faaliyetleri sonucunda pek çok kişi müslümanlığı seçti ve Ensar oldu. Sa’d b. Muaz ve Üseyd b. Hudayr gibi iki nüfuzlu kabile reisinin İslam’a girişini vesile olmuştur.
Hz. Peygamber tarafından komşu hükümdar, emîr ve Arap kabilelerine gönderilen mektupların çoğu Zeyd b. Sâbit’in kaleminden çıkmıştır. Keza komşu ülkelerden gelen mektupları tercüme etmek ve cevap yazmak için Hz. Peygamber’in emriyle İbranice ve Süryanice öğrenmiştir. Vahiy katipleri arasında yer almıştır. Hz. Peygamber vefat ettiğinde yaşı 21 civarında idi. Hz. Ebû Bekir döneminde Kur’an-ı Kerim’i cem’eden komisyonun başkanı idi. Bugün elimizde bulunan Kur’an-ı Kerim’i cem’eden komisyonun başkanının bu faaliyeti gerçekleştirdiği sıralarda 22 yaş civarında olması, İslam’ın ilk döneminde gençlerin ne derece büyük rol oynadığını ortaya koymaktadır.
Hz. Peygamber Muaz b. Cebel’i Cened’e kadı ve öğretmen olarak gönderirken, kendisine bir dava geldiği zaman neye göre hüküm vereceğini sorar. Muaz:
. "Allah’ın kitabına göre hüküm veririm" der. Hz. Peygamber:
. "O’nda bir hüküm olmazsa neye göre verirsin?" diye sorar. Muaz:
. "Rasûlullah’ın sünnetine göre hüküm veririm" der. Hz. Peygamber:
. "Eğer Rasûlullah’ın sünnetinde de hüküm bulamazsan ne yaparsın?" deyince Muaz:
. "Kendi görüşüme göre hüküm veririm" der. Hz. Peygamber onun bu cevabından son derece memnun olur. Hz. Peygamber Muaz hakkında:
. "Ümmetim içinde helal ve haramı en iyi bilen Muaz’dır" buyurmuştur. Muaz’ın, Hz. Peygamber tarafından Yemen’e gönderildiği esnada yaşlı başlı bir insan olduğu düşünülebilir. Halbuki Muaz o tarihde 26-27 yaşlarında bulunuyordu.
Hz. Peygamber vahiy katiplerini genellikle gençler arasından seçmiştir. Gençlerin fetvâ vermesine müsaade etmiştir. Gençlerden öğretmenler tayin etmiştir. Hz. Peygamber gençleri asla istismar etmemiştir. Onları muhtemel tehlikelerin kucağına atmaktan kaçınmıştır. Onların heyecanını istismar etme cihetine kesinlikle gitmemiştir. Gençleri çoğu yaşlı sahâbîlerden oluşan ordulara komutan tayin etmiştir. Çoğu savaşlarda sancağı bizzat kendisi gençlere vermiştir. Mesela Tebük seferinde sancağı Zeyd b. Sâbit’e, Bedir’de Hz. Ali’ye, vermiştir. 18 yaşlarında olan Üsâme b. Zeyd’i Suriye’ye gönderdiği orduya komutan tayin etmiştir.
Hz. Peygamber’den alınan ışıkla bugün gençlerin ve büyüklerin birbirlerine karşı davranışlarında dikkat etmeleri gereken hususlardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Gençler, sahabenin Hz. Peygamber’e bağlılığını ve onu sevmelerini örnek almalıdırlar. Hz. Peygamber’e itaatin Allah tarafından istenen bir husus olduğunun bilincinde olmalıdırlar.
Hz. Peygamber’in güvenilirliğini, hak bilir, hakşinas bir şahsiyet oluşunu kendilerine örnek almalıdırlar. Hz. Peygamber gençliğinde, 25 yaşlarında iken Mekke’de "el-Emîn" lakabıyla anılıyordu. O, 20 yaşında iken Hilfülfudûl cemiyetine katılmış, Mekke’nin emniyetinin sağlanmasına henüz genç iken katkıda bulunmuş, haksızlığa karşı olduğunu göstermişti.
Hz. Peygamber’in çevresine, arkadaşlarına bağlılığını, ashabına olan şefkat ve merhametini, dostluğa verdiği önemi ve doğruluğunu gençler kendilerine rehber edinmelidirler. Onu anlatanlar kendileri de onun ahlakını yaşamalıdırlar. Gençler Hz. Peygamber’in hayatıyla ilgili kitapları okumalı ve onu model olmalıdırlar. Gençler aynı zamanda Kur’an’ı ve dini ilimer iyi öğrenmelidirler.
Gençler Hz. Peygamberi örnek almalı, toplumda oluşacak olan tefrikaya fırsat vermemeli ve tefrikaya alet olmamalıdırlar. Yetişkinler de gençleri tefrikaya sürüklememelidirler. Nitekim Hz. Peygamber, kıyamet gününde arşın gölgesi altında gölgelenecekler arasında, gönlü Allah’a bağlı, severek Allah’a ibadet eden gençleri de saymıştır.
Gençlik deyince sadece erkekler akla gelmemelidir. Çünkü gençlerin yarısını genç kızlarımız oluşturmaktadır. İslam’ı ilk kabul edenler arasında genç kızların ve kadınların önemli bir mevkii vardır. Hz. Peygamber efendimiz sağlığın korunmasına önem vermesi gençler için önemli bir örnek olmalıdır. Sağlığına zararlı olan pek çok alışkanlığa, mesela sigara, içki ve kumara, gençlik döneminde alışılır. Zararlı alışkanlıklar konusunda gençler çok dikkatli olmalıdırlar.
Gençlik çağında arkadaş seçimi çok önemlidir ve onun yerini aile dolduramaz. Anne-baba da çocuğuyla arkadaşça, dostça ilişkiler kurmalıdır. Gençlerimiz genellikle büyüklerin kendilerini anlamadığından, büyüklerimiz de gençlerin kendilerini dinlemediğinden şikayet etmektedirler. Bu da problemin tek taraflı değil, çift taraflı olduğunu göstermektedir. Bu durum da, anlaşmazlıkların temel sebebinin iletişim eksikliği olduğunu ortaya koymaktadır.
Hz. Peygamber ihtiyarlıktan önce gençliğin kıymetinin bilinmesini istemiştir. Gençlerimiz elde fırsat varken iyi bir insan, iyi bir müslüman olmanın yolları aranmalıdırlar. Aile büyükleri gençlerini asla ihmal etmemelidirler.
Günümüzde Diyanet İşleri Başkanlığınca gençlik çalışmaları kapsamında toplumun gençlerine din hizmeti sunmak için Gençlik Merkezleri, Genç Ofisler, Okuma salonları… açmaya başlamış ve bu alanda kayda değer bir yol katetmiştir. Gençlik merkezlerini ayrı bir başlıkta ele alacağımız için bu başlığı burada noktalıyoruz.
Kaynak: İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Gâbe, Muhammed İbrahim el-Bennâ ve Muhammed Ahmed Aşûr, I-VII, Kahire, V/182. Doç. Dr. İbrahim SARIÇAM, A.Ü. İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.
Diyanet İşleri Başkanlığı Gençlik Çalışmaları Yönergesi