Âdem Aleyhisselâm'ın Yaratılışı:
Yüce Allah; Âdem Aleyhisselâmı yaratmak istediği zaman, yere: "Ben, senden bir halk yaratacağım ki, onlardan, bana itaat edenler de olacak, onlardan, bana isyan edenler de olacaktır.
Onlardan, bana itaat eden kimseyi, Cennet'e koyacağım.
Bana isyan eden kimseyi ise, Cehennem'e sokacağım!" diye vahy etti. Sonra da, Cebrail Aleyhisselâmı, yerden, bir avuç toprak, çamur getirmesi için, gönderdi.
Yer, Cebrail Aleyhisselâma:
"Ben, senin, benden bir şey eksiltmenden, beni, yaramaz hale getirmenden, Allah'a sığınırım!
Ben, senin, beni eksiltmeni, istemiyorum!
Çünki, Allah, benden bir halk yaratacak, bu halk ta, Allah'a âsi olacak. Allah, onlardan dolayı, beni, bir ceza ile cezalandırır!" dedi.
Bunun üzerine, Cebrail Aleyhisselâm, ondan, bir şey almaksızın geri döndü.
"Yâ Rabb! Yer, sana sığınınca, onu, sığındırdım.
Onun üzerinde durmayı, kendisini zorlamayı uygun görmedim." dedi.
Yüce Allah, bundan sonra, Mikâil Aleyhisselâmı gönderdi.
Yer, Ona da, Cebrail Aleyhisselâma söylediği gibi söyledi.
Onun yapacağı şeyden dolayı da, Allah'a sığındı.
Mikâil Aleyhisselâm da, onu, sığındırdı.
Yer, böyle, kendisinden bir şey alınmasından. Allah'a sığınınca, Mikâil Aleyhisselâm. ondan bir şey almaksızın dönüp Yüce Allah'a, Cebrail Aleyhisselâmın söylediği gibi söyledi. Bunun üzerine. Yüce Allan, yere, Ölüm Meleğini gönderdi.
Yer. yine. kendisinden alacağı şeyden dolayı, Allah'asığınınca, ölüm meleği: "Ben de. Allah'ın emrini, yerine getirmemiş olarak dönmemden Allah'a sığınırım!" dedi. Yer yüzünden alacağını aldı ve tek yerden almadı.
Kırmızı, beyaz ve siyah topraktan aldı. ve karıştırdı.
Böyle, yer yüzünden alınan topraktan yaratılmış olduğu için, Âdem Aleyhisselâma "Âdem" ismi verilmiştir.
Yüce Allah, Âdem Aleyhisselâmı, yaratmağa başladığı zaman, Melekler: "Allah, Yüce Rabb'ımız, varsın, istediğini yaratırsın.
Allah, bizden daha bilgili ve kendisi katında bizden daha şerefli bir halk yaratmaz!
Biz muhakkak, o yaratılacak olandan daha bilgili ve ondan, daha şerefliyizdir!" diyerek, aralarında gizlice konuştular.
Yüce Allah; Âdem Aleyhisselâmın bedenini Cennet'te yaratarak onu, dilediği kadar, kendi halinde bıraktığı sırada, İblis, onun çevresinde dolaşmağa başlayıp çinin boş ve kendisine mâlik olamayacak bir biçimde yaratılmış olduğunu gördü ve anladı da "Ben, bunu kolayca yenebilir, ona, üstün gelebilirim!" dedi.
Melekler, Âdem Aleyhisselâmın, Cennette yerde duran ruhsuz cesedini gördükleri zaman korktular.
Onların arasında en çok korkan da, İblis (Şeytan) idi.
iblis, cesedin yanından geçtikçe "Sen,muhakkak, büyük bir
iş için yaratılmışsındır!" derdi. 'Ayağıyla, ona vurur ve vurdukça da, cesed, testi gibi ses çıkarırdı.
"Her halde, sen, böyle testi gibi seslenmek için değilsin!
Muhakkak yaratıldığın şey içinsin! Eğer ben senin üzerine musallat kılınacak, sataştırılacak olursam, muhakkak seni, helak edeceğim!
Eğer, sen, benim üzerime musallat kılınacak olursan, sana isyan edeceğim!" derdi. İblis, Meleklere de; "Bu, size üstün tutulacak olursa, siz ne yaparsınız?" diye sordu.
Melekler "Biz, Rabb'ımıza itaat ederiz!" dediler.
İblis ise, içinden "Vallahi, bu, bana üstün tutulacak olursa, ona, isyan edeceğim!" dedi.
Yüce Allah, Âdem Aleyhisselâma, Ruh üfürdüğü zaman, Ruh, Onun cesedinin baş tarafından girdi ve cesedin her yerinde eseri ve kan, meydana geldi.
Âdem Aleyhisselâm, aksırınca, Melekler, Âdem Aleyhisselâma: "Elhamdü lil-iâh (Hamd olsun Allah'a!) de" dediler.
Adem Aleyhisselâm da "Elhamdü lillâh!" dedi.
Başka rivayete göre: Âdem Aleyhisselâm, aksırınca, hamd etmesini, Ona, Yüce Allah ilham etti.
Âdem Aleyhisselâm da, Rabb'ına hamd etti. "Elhamdülillâhi Rabb'il'âlemîn = Rabb'ül'âlemîn olan Allah'a hamd olsun" dedi.
Yüce Allah da "Rabb'ın, sana rahmet etsin!" buyurdu.
Yüce Allah;
"Ey Âdem! Ben, kim'im?" diye sordu.
Âdem Aleyhisselâm:
"Sen, senden başka ilâh bulunmayan Allansın!" dedi.
Yüce Allah:
"Doğruyu söyledin!" buyurdu.
Âdem Aleyhisselâmın Yaratıldığı Ve Cennet'e Konulduğu Gün:
Âdem Aleyhisselâmın yaratıldığı[ ve Cennet'e
Konulduğu gün, Cuma günü idi.
Meleklerin Âdem Aleyhisselâma Secde Ve İblisin İmtina Edişi:
Yüce Allah, Âdem Aleyhisselâma secde etmelerini Meleklere emr etti.
Meleklerin hepsi, hemen secdeye kapandılar.
İblis ise, secde etmeğe yanaşmadı.
Kendisinin nefsi, ona, kibir ve gurur telkin etti de,
büyüklenmek istedi:
"Ben, ona secde etmem! Ben, ondan daha hayırlıyım!
Yaşça, ondan daha büyüğüm.
Yaratılışca da, ondan daha güçlüyüm!
Beni ateşten, onu ise, çamurdan yarattı!" dedi.
Ateş, topraktan daha güçlüdür! demek istedi.
"Ben, yer yüzünde Halifelik vazifesinde çalıştırılmıştım.
Ben, kanadlıyım! Nur göğüslüktü ve keramet taclıyımdır!
Ben, senin yerinde ve göğünde Sana, ibâdet etmişimdir" dedi.
İblis'in Aslı, İyi Ve Kötü Tutumu:
İblis; Cin aslındandı.
Semada, Melekler yanında, Allah'a, öyle ibâdete koyulmuştu ki, kullarından, hiç bir kimse, Allah'a, onun gibi ibâdet edememişti.
Kendisinin, Âdem Aleyhisselâmın yaratılışına kadar böylece ibadet etmekten ayrılmamış olması, içinde taşıdığı kibir, gurur, azgınlık ve kıskançlık duygularını silemedi.
Yüce Allah'ın, Âdem Aleyhisselâma, sulbünden getireceği Nebîler, Resuller sebebiyle bahş ettiği şerefi kıskandı da, Âdem Aleyhisselâmın balçıktan, kendisinin ateşten yaratıldığına bakıp "Ben, ondan hayırlıyım !, ben bir çamur olarak yarattığın kişiye secde eder miyim hiç?” diyerek kâfirliğini açığa vurdu.
Yüce Allah'ın emrini dinlemedi. Âdem Aleyhisselâma secde etmedi.
Yüce Allah da, onu, isyanının cezası olarak, her hayrdan ümid kesmiş, taşlan- bir Şeytan yaptı!
Âdem Aleyhisselâmın Bilgi Ve Kerametçe Meleklere Üstünlüğünün Gösterilişi:
Yüce Allah; Melekleri, Âdem Aleyhisselâma secde ettirdikten sonra, Ona, her şeyin, hattâ, zürriyetinden geleceklerin isimlerine varıncaya kadar, bütün yarattıklarının - Meleklerin bile - isimlerini birer birer öğretti.
Onları, Meleklere sorup bu husustaki aczlerini, kendilerine itiraf etttrdikten sonra Âdem Aleyhisselâma emr etti, onları Meleklere, birer birer haber verdirdi.'
Âdem Aleyhisselâmın, bilgice ve kerametçe, Meleklere üstünlüğü, böylece gös-snlmiş ve anlatılmış, kendileri de bu hususta açıkladıkları, gizledikleri sözlerinden dolayı tevbeye sevk edilmiş oldu.
İnsanlık Tarihinde İlk Selamlaşma:
Yüce Allah, Âdem Aleyhisselâma:
Haydi, şu Melekler cemâatinin yanına git te, onlara
(Esselâmü aleyküm!) derek selâm ver!
Senin selamını, onların, nasıl karşılayacaklarına, bak!
Söylediklerine iyice Kulak ver!
Çünkü, o, hem senin, hem de, senin zürriyetinin
selâmlaşmasıdır!"
Âdem Aleyhisselâm, gidip Meleklere: Esselâmü aleyküm!"dedi.
Melekler de: Esselâmü aleyküm ve rahmetullâh"
Yahut:
"Ve aleykesselâmü ve rahmetullâh!" dediler.
Selâmlarına, "Rahmetullâh" sözlerini eklediler.
Hazret-i Havva'nın Yaratılışı:
Âdem Aleyhisselâm, Cennet'te oturup konuşacak bir kimse ve kendisi ile sükûnet bulacağı bir zevce bulunmaksızın tek başına gezip dolaştığı sırada, Yüce Allah, ona, bir uyku verdi. Uyudu.
Yüce Allah, ona bir elem duyurmadan, sol eğe
kemiklerinden birini alıp yerine et doldurdu'
Âdem Aleyhisselâm, daha uykudan uyanmadan, Hz. Havva'yı, ondan yarattı.
Âdem Aleyhisselâm, uyanınca, başucunda bir kadının oturduğunu gördü.
"Bir kadın ha!?" dedi, Ve ona:
"Sen, Nesin?', Sen, kimsin?" diye sordu.
Hz. Havva:
"Bir Kadın!" dedi.
Âdem Aleyhisselâm:
"Sen, ne için yaratıldın?" diye sordu.
Hz. Havva:
"Sen, benimle sükûnet bulasın diye yaratıldım!" dedi.
Melekler, Âdem Aleyhisselâmın bilgisinin nerelere kadar ulaşabildiğini anlamak, ilmini sınamak için hz.Havva hakkında ona:
"Bu, nedir?" diye sordular.
Âdem Aleyhisselâm:
"Bir kadın!" dedi.
Melekler:
"Onun ismi nedir?" diye sordular.
Âdem Aleyhisselâm:
"Havva'dır" dedi.
Melekler:
"doğru söyledin!" dediler.
Ona, ne için Havva ismi verildi?" diye sordular.
Âdem Aleyhisselâm:
"Kendisi, canlı bir şeyden yaratıldığı için!" dedi.
İbn. Abbas'a göre: Hz. Havva'ya, her canlının anası olduğu için, Havva ismi verilmiştir. 'Melekler:
"O, ne için yaratıldı?" diye sordular.
Âdem Aleyhisselâm:
"O, benimle sükûnet bulsun, ben de, onunla sükûnet bulayım diye!" dedi.
Yüce Allah, böylece, Hz.Havva'yı, Âdem Aleyhisselâma eş yaptı.
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, bir Hadîs-i şeriflerinde: "Kadın, kaburga kemiğinden yaratılmıştır.
Kaburganın en eğri yeri de, üst kısmıdır. Onu, doğrultmağa kalkarsan, kırarsın! Hali üzere bırakırsan, eğrilikte devam eder.
Kadınlar hakkında, biribirinize hayr tavsiye ediniz!" buyurmuştur.
İlk Eşlerin Mutlu Cennet Yaşantıları Ve İblisin Onları Cennetten Uzaklaştırma Tuzağına Düşürüşü:
Yüce Allah; Âdem Aleyhisselâm'la Hz.Havva'nın Cennet'te yaşamalarına ve orada yaklaşmalarını yasakladığı bir tek ağaç dışında- Cennet meyvelerinin hepsinden ve Cennet'in her nimetinden bol bol yararlanmalarına müsâade etti.
Ayrıca; İblis'in de, kendilerine düşman olduğunu açıklayıp:
"O, sakın sizi, Cennetten çıkarmasın!" buyurarak uyardı.
Âdem Aleyhisselâm ile Hz.Havva'ya, Cennet'teki belli bir ağaçtan yararlanmalarının yasaklanması ise, kendileri için, bir imtihan olup bu da, hem kendileri, hem zürriyetleri hakkında, yerine getirilecek İlâhî hükmün bir gereği idi.
İblis; Âdem Aleyhisselâm'la Hz.Havva'yı, tuzağa düşürme işine, önce Ağıt'la başladı.
Öyle bir ağıt ağladı ki, onları hüzün içinde bıraktı.
Âdem Aleyhisselâm'la Hz.Havva, İblis'in ağıtını işittikleri zaman, ona:
"Sen ne için ağlıyorsun?" diye sordular.
İblis: "Sizin, öleceğinize ve içinde bulunduğunuz şu nimet ve ikramlardan' ayrılacağınıza ağlıyorum!" dedi.
İblis'in bu sözü, onların kalbine tasa düşürdü. Bundan sonra, İblis, onların yanına tekrar geldi.
Kendilerinin iyiliklerini istediğine yemin edip onları, aldattı. Yasak ağacın meyvesinden yedirerek edep yerlerinin açılmasına, Cennetten çıkarılmalarına sebep oldu.
Âdem Aleyhisselâm, kendilerine yasaklanan ağaçtan yemekten kaçınmış, Hz.Havva ise, hemen varıp ondan yemiş, sonra da "Ey Âdem! Sen de ye! Ben, yedim, bana, zarar vermedi." demişti.
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm :
"Havva olmasaydı, kadın, hiçbir zaman kocasına karşı emniyete aykırı davranışta bulunmaz, onu, aldatmazdı!
Hadis-i şerifleri ile, belki, de bu hâdiseye işaret buyurmuşlardır.
Âdem Aleyhisselâm, daha önce, avret mahallini, hiç görmemişti.
Cennet'te avret mahalli açılınca, kaçmağa başladı
Kaçarken, bir ağaca takılıp kaldı.
Ağaca:
"Sal beni!" dedi.
Ağaç:
"Ben, seni salıcı değilim!" dedi
O sırada, Rabb'ı:
"Ey Âdem! Benden mi kaçıyorsun!?" diye seslendi. Âdem Aleyhisselâm:
"Hayır! Kaçmıyorum yâ Rabb! fakat senden utanıyorum!" dedi.
Cennetten Yeryüzüne İndiriliş:
Yüce Allah, Âdem Aleyhisselâma:
"Sana, Cennet'ten bol bol ihsanda bulunduğum ve oradan, istediğin gibi, yararlanmanı helâl kıldığım nimetler yetmedi mi ki, sana, haram kılmış olduğum şeyden tattın?!" buyurdu.
Âdem Aleyhisselâm:
"Evet! Yâ Rabb! Öyle oldu. fakat, senin izzet sıfatına yemin ederim ki: ben, bir kimsenin, yalan yere, senin ismine yemin edebileceğini sanmıyordum." dedi.
Şeytan'ın, kendilerine ettiği yeminine aldanmış olduklarını söylemek istedi. Yüce Allah:
"İzzet sıfatıma yemin ederim ki: Ben, seni muhakkak yere indireceğim! Orada geçimini, ancak zahmet ve meşakkatle sağlayacaksın!" buyurdu.
Halbuki, onlar, Cennet'te, istedikleri yerden, istedikleri gibi yiyip içerlerken, istedikleri gibi yeyip içemeyecekleri yere indirildiler.
Âdem Aleyhisselâm; Cennet'ten, Cuma günü çıkarılıp yer yüzüne indirildi.
Âdem Aleyhisselâm: Hindistana (Hâkim-Müstedrek c.2,
s.542), Hindistan'da Nevz veya Bevz dağına' Hz. Havva'da, Cidde'ye indirilmiştir.
Âdem Aleyhisselâmın indirildiği dağın, Hindistan'ın Serendip ceziresinde bulunduğu]' ve onun, Bevz (Nevz) dağı olduğu da, açıklanır.'
Yüce Allah; Âdem Aleyhisselâmı, cennetten çıkardığı zaman, ona her şeyi yapma sanatını da öğretti.
Âdem Aleyhisselâma örs, çekiç, kerpetin ve külünk gibi bazı âletlerle, kızıl tüylü bir öküz de verildi.
Âdem Aleyhisselâm, çiftçi oldu.
Ekin ekmesi, kendisine emr edildi.
Âdem Aleyhisselâm, yeri, alnının terini sile sile sürdü.
Sonra, ekini ekti,
Sonra, onu suladı.
Biçme zamanı gelince, onu biçti.
Sonra, onları düvenle sürdü.
Sonra, rüzgârda savurup taneleri, samanından ayırdı.
Sonra, taneleri öğütüp un yaptı.
Sonra, onu, yoğurup hamur, hamuru da pişirip ekmek yaptı.
Bu ekmeği, Allah'ın, erişmesini dilediği zaman erişmedikçe, yeyip yutamadı.
Âdem Aleyhisselâma, demircilik sanatı da öğretildi.
Âdem Aleyhisselâmın, demirden ilk yapıp kullandığı şey, bıçak oldu.
Âdem Aleyhisselâmın Üç Şeyden Seçtiği Birisi İle Üçüne Birden Sahip Oluşu:
Cerail Aleyhisselâm, Âdem Aleyhisselâm'ın yanına gelip:
"Ben, sana, üç şey getirdim. Birisini seç al!" dedi.
Âdem Aleyhisselâm:
"Ey Cebrail! Nedir onlar?" diye sordu.
Cebrail Aleyhisselâm:
"Akıl, Haya, Din!" dedi.
Âdem Aleyhisselâm:
"Akl'ı seçtim!" dedi.
Cebrail Aleyhisselâm; Haya ile Din'e:
"Akl'ı, size tercih edip seçti. Siz, dönüp gidiniz!" dedi.
Onlar:
Biz, her nerede olursa olsun, akıl ile birlikte bulunmakla emr olunduk!" dediler, akl'ın yanından ayrılmadılar.
Âdem Aleyhisselâmın Cennette Kalış Süresi:
Âdem Aleyhisselâm; Cennet'te, ikindi ile güneşin batışı arasındaki zaman Kadar kalmıştı ki, bu süre, dünya günlerinden 130 yıla eşitti.
Tevbe Ve Âdem Aleyhisselâmın Tevbe Edişi:
Günahlardan dönmek', günah işlemeyi, her bakımdan bırakmak demek aan tevbe]; Şeriat dilinde: yerilen işleri, işlemekten, övülen işleri işlemeye aönmek demektir. Âdem Aleyhisselâm, tevbe için, Yüce Rabb'ından, bazı kelimeler telakki etti.
Nasıl tevbe edeceği, kendisine ilham olundu. Bunun üzerine, kendisi ve zevcesi: "Ey Rabb'imiz! Biz, kendimize zulm ettik!
Eğer, Sen, bizi, yarlıgamaz, bağışlamaz, esirgemezsen, biz, muhakkak maddi, mânevi en büyük) zarara uğrayanlardan olacağız!" diyerek yalvardılar.
Rivayet olunduğuna göre: Âdem Aleyhisselâm; Yüce Allah'a: “Yâ Rabb! Beni, Sen, Kendi Kudret Elinle, yaratmadın mı?" dedi.
Yüce Allah: "Evet!" buyurdu.
Âdem Aleyhisselâm: "Yâ Rabb! Sen, bana, Ruh'undan üfürmedin mi?" dedi.
Yüce Allah: "Evet!" buyurdu.
Âdem Aleyhisselâm: "Sen, beni, Cennetine, yerleştirmedin mi?" dedi. Yüce Allah: "Evet!" buyurdu.
Âdem Aleyhisselâm: "Yâ Rabb! Senin Rahmetin, gazabını, geçmiş değil mi?” dedi.
Yüce Allah: "Evet!" buyurdu.
Âdem Aleyhisselâm: "Eğer, ben, tevbe eder ve halimi düzeltirsem, Sen, beni, yine Cennetine döndürür müsün?" dedi.
Yüce Allah: "Evet!" buyurdu.
Âdem Aleyhisselâm, tevbe etmeye başladı:
'Allâhım! Sen'den başka ilâh yoktur!
Ben, Seni, hamdinle tesbih ederim.
Yâ Rabb! Ben, kendime zulm ettim! Sen, beni, bağışla.
Sen, suç bağışlayanların en hayırlısısın!
Allah'ım! Sen'den başka ilâh yoktur!
Biz, Seni, teşbih ve Sana, hamd ederiz!
Yâ Rabb! Ben, kendime zulm ettim. Sen, bana merhamet et!
Muhakkak ki, Sen, merhamet edenlerin en hayırlısısın!
Yâ Rabb! Senden başka ilâh yoktur!
Seni, teşbih ve Sana, hamd ederim!
Yâ Rabb! Ben, kendime zulm ettim.
Bana, tevbeyi nasip et!
Muhakkak ki, Sen, tevbeyi, çok kabul eden ve çok esirgeyensin!"'
Yüce Allah; Âdem Aleyhisselâmın hatasını kasıtlı olmayıp kendisine önceden yapılmış bulunan uyarıyı unutmuş olmasından ileri geldiğini bildiği' ve Kendisi de,
Mü'minlerce Rahmeti umulan Gafur, Rahîm ve Tevvâb
Mevlâ olduğu için, onların tevbesini kabul buyurdu.
Alıntı : Peygamberler Tarihi | Mustafa Âsım KÖKSAL